22 Aralık 2017 Cuma

BİR DOĞUM GÜNÜ KOMBİNİ VE HOŞGELDİN 35 YAŞIM :)

        Uzun bir aradan sonra yeni yaşımda ve yeni kombinimle blogtayım. Paylaşacak, yazacak çok şey birikti.  Bloga fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim. Çocukluğumdan bugünlere gelirken değişmeyen şeylerden biri de, giyinmeye olan ilgim, merakım ve sevgim.
         Her yaptığım kombinde olduğu gibi, bir yıldız parça seçiyorum ve bu seçtiğim parçanın etrafında kombini tamamlıyorum. Bu kombinimde yıldız parçam piliseli tül eteğimdi. Bu sene piliseli etekler çok moda. Piliseli etekler gerek kumaş, gerek triko veya tül olarak vitrinlerde yerini aldı.
         Bende bu kombinimde tül piliseli etek kullandım. Altına dar kesim şort giydim. Üstüne kruvaze body giydim ve altına hiç ayakkabı düşünmedim desem doğrudur. Giyinip aynaya baktığınızda, yaptığınız kombine en uygun parçalar kendiliğinden bir araya geliyor bence...Bende aynaya baktığımda bu kombine en uygun seçimin diz üstü çizme olduğunu düşündüm. Diz üstü çizmeler, geçen sene olduğu gibi bu senede moda ve çok revaçta.
         Uzun piliseli veya kloş bir etek giydiğimde beli ince göstermek için, kalın deri kemer kullanmayı tercih ediyorum. Burada da böyle yaptım. Üzerime düğme ve şerit aksesuarları olan gösterişli bir ceket aldım. Bu ceketi almamın sebebi çizme ile olan bütünlüğü...Ceketin düğme ve kol uçlarındaki parlaklık ile çizmedeki parlaklık bir bütünlük sağlıyordu.
         V yaka kruvaze bodynin dekoltesini tamamlamak için yuvarlak ve damla taşlı kolye taktım. Son olarak çantada bir espiri olsun istedim ve eşimin hediyesi olan ceket görünümlü siyah çanta ile kombinimi tamamladım.
         instagram hesabım: pinar_yargici









31 Ekim 2017 Salı

O DOMATES KAVANOZU DEĞİL BENİ ÇOCUKLUĞUMA GÖTÜREN ZAMAN MAKİNESİ


      Kışlık domates kavanozlarının nasıl yapıldığının tarifini paylaşmadan önce, birlikte geçmişe küçük bir yolculuk yapacağız. Çünkü domates kavanozları alır beni çocukluğuma götürür.
       Çocukluğumun geçtiği bahçe içindeki sıcacık yuvam ve rahmetli babannemle beraber yaptığımız domates kavanozları... Zamanın hızlı geçmediği o günler... Hayat ilkokulda okuduğum " Hayat Bilgisi " kitabında anlatıldığı gibi geçerdi. O kitapda sonbahar mevsiminde, evlerde kış için yapılan hazırlıklar anlatılırdı ve bu yazılar dün gibi aklımda. Kışlıkların yazdan yapıldığı, sonbahara girerken sobaların kurulduğu, evlerin badana olduğu, o sıcacık evlerden birinde büyüdüm ben...
        Sobanın iyi yanıp evi ısıtması ve bacanın dumanı iyi çekmesi için belli aralıklarla soba bacaları yerinden sökülür, kurumu temizlenip, tekrar takılırdı. Bizimkiler bu işi yaparken bende etrafta gezinmez, bir köşede oturur, olup biteni izlerdim.Her yere gazete kağıdı serilir, etraf kirlenmesin diye dikkat edilse de, arada sakarlıklar olur ve her yerin kurum olduğu bir gün muhakkak yaşanırdı :) Bir keresinde babam elinden söktüğü soba borusunu düşürmesiyle etrafa kurum saçılması bir olmuştu. Annemin tepkisini de çok iyi hatırlıyorum :) Tabiri caizse çıldırmıştı :))) Gülüyorum çünkü babam, annem arkasını döndüğünde, çaktırmadan "Amaaan ne yapayım, neden bu kadar bağırıyor?"  ifadeleri ile bana dönüp dil çıkarıp, komik surat ifadeleri yapıyordu. Annem döndüğünde ise "hay Allah nasıl oldu bu şimdi? Ben hallederim..." tavırları beni gülmekten kırıp geçiriyordu. Tabi annem arkasından babamın yaptığı bu ifadelerini görse, soba borusuyla babamı kovalayacağı su götürmez bir gerçekti :)))
        Ne güzel günlerdi.Yazın uzun geçen günler ve kışın uzun geçen geceler vardı. Şimdi sanki ne yaz, ne kış günler kısa ve geceler yorgun...zaman insanları, bende dahil olmak üzere, yorgun hissettiriyor...
        7 yaşındaydım... Babannem, meşhur kışlık domates kavanozlarını doldururken, bir iki tanesinide benim doldurmama izin veriyordu. Benimde çocuk olarak iyi zaman geçirmemi sağlıyordu. O zaman ki çocuk, şimdi 34 yaşında... Alıp onu çocukluğuna götüren o kavanozlara domates değil, oysaki anılar koyuyormuş...
          Babannem seni çok seviyorum ve özlüyorum..Ben bu satırları yazarken gözlerim bulutlanıyor. Ha düştü ha düşecek gözümden yağmur damlacıkları...Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın...
          Bak sen şu domates kavanozlarının yaptığı işe....Alıp beni nerelere götürdü :) Bu sebeple bilirim ki attığınız her adım, yaptığınız her davranış bir çocuğun üzerinde, aklınıza gelmeyecek izler bırakıyor. Kim bilebilirdi ki 7 yaşında bir çocuğa eğlensin diye verilen domates kavanozları doldurma işinin, bugün hissettirecekleri...
          Annemde (Türkan Sultan) kışlık yemeklik kavanozlar yapar. O yemeklerin lezzeti de bir başka güzel olur. Dışardan eve girdiğimde, kapıdan pişen yemeğin kokusunu alırdım. Akşam soframız kurulur ve domates kavanozlarınında işin içine katıldığı o yemeklerin, damakta bıraktığı lezzeti sindirmeye çalışırken keyiflenirdim. Ne güzel şey annemin karşılaması, lezzetli yemekler yapıp, hepimizi sofrada buluşturması. İşte o zaman yaşadığım yer sadece otel gibi ihtiyaçları karşıladığı bir ev değil, benim için huzur bulduğum, ailemle birlikte olduğum yuvam oluyor.
           Belki de bu yüzden yemek yapmayı seviyorum. Yemek pişen, önüne konulup dumanı üstünde tüten bir tabak yemek, o evin bizler gibi yaşadığını hissettiriyor bana...
           Bende eşim işten geldiğinde, kapıyı mis gibi yemek kokan bir evle ve benden önce kapıya koşan çocuğumuzla beraber karşılamak istiyorum. Çünkü bu çocuklarınıza yaşattığınız yuva sıcaklığının, yarın onun hayatına neler verebileceği ve neler hissettireceğini asla bilemezsiniz. O yüzden olabildiğince yaşayan bir ev içerisinde çocuğumu yetiştirmek istiyorum.
         Hayatımız da küçük dokunuşların, büyük izlerini taşıyan tablolar gibi. Çocukken bir domates kavonuzunun, o kavanozla yapılan lezzetli yemeklerin, bugün bana bıraktığı izler gibi...
         Zaman akıp giderken bir baktım, karşıma hayatımın aşkı, eşimi çıkarıverdi ve evlendik :) Ve eşimin ailesini tanıdıkça en az kendi ailem kadar sevdim. Çünkü benzer yanlar çok vardı. Bu yanlardan birisi de kayınvalidem (Gülçin Sultan) domates kavanozları yapmasıydı :))) İki annemin hamaratlığı, el çabukluğu, tez canlılığı ve yemek yapmayı sevmeleri aynıydı. O yüzden adaptasyon sorunu hiç yaşamadım. Özellikle de yemek yapma konusunda birbirlerinin klonlanmışı gibiydiler :) Nasıl ki Türkan Sultanım her sene yazdan yaptığı kışlık sebzeleri ve domates kavanozlarını bana verirken, aynı şekilde kışlık yiyecekler ve tabi domates kavanozları Gülçin Sultanımdan da bana geliyor :) Her iki canım annelerime çok teşekkür ediyor ve ellerine sağlık diyorum. Ben tesadüflere asla inanmam. Var bu domates kavanozlarının bir hikmeti dedim ve artık bende yapmaya karar verdim. :)
          Çevreme bakınca artık kışlık kavanoz yapan nesil kalmıyor. Bu konuda da ön yargılı değilim. Hayat başka akar oldu. Hep bir koşturma, hep birşeylere yetişme telaşında herkes..İşten yorgun dönülen akşamlar, çocukların ödevleriyle ilgilenilmesi gereken durumlar ve bunun yanında daha bir çok şey..O yüzden pratik olarak yemek ihtiyaçları giderilir oldu.
          Ama kararlıyım son yaşayan mohikan gibi, bu durumla göğüs göğüse çarpışıp sevgiyle andığım babannemden ve annelerimden (Türkan Sultan ve Gülçin Sultan ) bu bayrağı teslim alıp, taşımaya çalışacağım.
           O yüzden benim için onlar sadece domates kavanozları değil, beni çocukluğuma götüren zaman makineleri...ve bu zaman makineleri istiyorum ki ben nasıl babaannemi ve annemi anıyorsam, çocuğumda beni anmasına vesile olan araçlardan biri de, " bu domates kavanozları ve onunla yaptığım yemekler olsun " der ve tazecik domateslerle yazdan hazırlanan, kışlık domates kavonozlarının nasıl yapıldığının tarifine sözü bırakırım...


        Annem Türkan Sultan ile kışlık melemenlik kavanozlar hazırladık. Kayınvalidem Gülçin Sultan ile kışlık sade domates kavanozları hazırladık. Biz bu hazırlıkların tümünü yazın yaptık. Paylaşımım gecikti ama yapacaklara önümüzdeki yaz için bir tarif olsun...
       İlk olarak Çınarcıkta kayınvalidem Gülçin Sultan ile hazırladığımız domates kavanozlarının yapımını paylaşacağım. Önemli püf noktalarıda video ile çekerek paylaştım. Yapacaklara şimdiden afiyet olsun.


       Malzemeler

  • 10 kilo domates
  • Kavanoz 
        Yapılışı
     
        Domatesleri yıkayın. Domateslerin diplerine çarpı şeklinde çentik atın. Çentik atılmış domatesleri kaynar suyun içine sokun ve arkasından soğuk suya sokup şoklayın. Çentik attığınız yerden domatesin kabuğunu tutup, soyun. Bu şekilde çok kolay domateslerin soyulduğunu göreceksiniz. Daha anlaşılır olması için yaptığımız bu soyma işlemini videoya çektim. Buradan da izleyip, domateslerin daha pratik ve kolayca soyulduğunu görmüş olacaksınız.




    Biz iki farklı domates kavanozu yaptık. Biri doğranmış domatesten, diğeri ise rondodan geçirip hazırladığımız domateslerden, kışlık domates kavanozları hazırladık.
    Soyduğumuz domatesleri küp küp veya istediğiniz büyüklükte doğrayın. Tencereye koyun ve domatesler suyunu salıp, koyulaşıncaya kadar kaynatın. İsterseniz bir kısmınıda rondodan geçirip yine ayrı bir tencerede koyulaşıncaya kadar (istediğiniz kıvamda) kaynatın.





      Tencerenin birinde doğranmış domatesler kaynıyor, diğerinde ise rondodan geçirdiğimiz domatesler kaynıyor...


    Domatesleri kaynattıktan sonra hiç bekletmeden, sıcakken kavanozlara bir parmak boşluk kalacak şekilde dolduruyoruz ve kavanozun kapağını sıkıca kapatıp, kavanozu ters çeviriyoruz. Kavanozların bozulmaması için yeni kavanoz kapağı kullanın. Daha önceden kullanılmış kavanoz kapağı kullanmayın. Böylece yaptığınız kavanozların bozulma riskini en aza indirmiş olursunuz. Daha anlaşılır olması için yaptığımız domateslerin kavanozlara doldurma işlemini videoya çektim. 



     Sıcak olarak kavanozlara doldurup, kapağını sıkıca kapatıp ters çevirdiğimiz domatesleri soğuyana kadar böyle bekletiyoruz. Soğuduktan sonra düz çevirip, güneş görmeyen bir yerde muhafaza ediyoruz. Yapacaklara kışın afiyetle yemesi dileğimle :)


         Annem (Türkan Sultanla) ise melemenlik domates kavanozları hazırladık.


     Malzemeler
  • 6 kilo domates
  • Yarım kilo sivri biber
  • Kavanoz
     Yapılışı

     Annemde, yukarıda anlattığım ve videosunu da paylaşmış olduğum şekilde domatesleri soydu. Domatesleri yıkayın. Domateslerin diplerine çarpı şeklinde çentik atın. Çentik atılmış domatesleri kaynar suyun içine sokun ve arkasından soğuk suya sokup şoklayın. Çentik attığınız yerden domatesin kabuğunu tutup, soyun. Yukarıda videosu var. Bu şekilde çok kolayca domateslerin soyulduğunu göreceksiniz. 
     

    Aşağıdaki video da, annemin kendi tatlı anlatımıyla kışlık melemenlik kavanozları nasıl hazırladığının tarifini izleyebilirsiniz :)



    Kabukları soyulmuş domatesleri doğrayıp, rondodan geçirin. Biberleri de ince ince doğrayın. Her ikisinide tencereye koyup, domatesler koyulaşıncaya kadar (istediğiniz kıvamda ) iyice kaynatın.






    Domates ve biberleri kaynattıktan sonra hiç bekletmeden, sıcakken kavanozlara bir parmak boşluk kalacak şekilde dolduruyoruz ve kavanozun kapağını sıkıca kapatıp, kavanozu ters çeviriyoruz. Kavanozların bozulmaması için yeni kavanoz kapağı kullanın. Daha önceden kullanılmış kavanoz kapağı kullanmayın. Böylece yaptığınız kavanozların bozulma riskini en aza indirmiş olursunuz. 
Melemenlik domatesleri soğuyana kadar böyle bekletiyoruz. Soğuduktan sonra düz çevirip, güneş görmeyen bir yerde muhafaza ediyoruz. 




      Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun...

19 Ağustos 2017 Cumartesi

OĞLUMA MEKTUP

Bugün oğlum 4 yaşına giriyorsun. Her yaşın için anılar bırakmaya çalıştım. Bazen bu fotoğraf kareleri oldu, bazen bir video, bazende sevdiğimiz insanlarla bir kutlama. Bugün ise sana bir mektupla birlikte, bir aile albümü bırakacağım...
Yakın zamanda kaybettiğim halam (Vildan) başta olmak üzere, babaannem, dayılarım, amcam, yengem ve hiç tanıma şansına sahip olamadığım (ben doğduğumda vefat etmiş) anneannem ve dedelerimin fotoğraflarıyla oluşturduğum bir aile albümü...
Oğlum bu fotoğraflardaki herbir insana maneviyatla bakmanı istiyorum. Çünkü çoğu hayatta değiller...Çocukluğumda sanki hiçbiri, hiç ölmeyecek gibi gelirdi bana. Bugün çoğunu kaybetmiş olmanın hüznü var...Dünya işlerine dalıp aksattığım bugün, yarın giderim derken ölüm haberini aldığım yakınlarım... Şu anda bunları okurken dur, derin bir nefes al, bak etrafına...Evrende nokta zerresi kadarsın. Farket varlığının sebebini...Doğduk, yaşıyoruz ve her canlı gibi bir gün ölümü tadacağız. İnsan doğarken bilmezmiş kendini ve birde öleceği zamanı...Erteleme görmek istediğin, sevdiğin insanları...
Doğum ve ölüm arasında geçen sürede çalış, sebat et, yaşadığın herşeyde Allah’ı gör ve tevekkül et... Dünyevi işlerin hepsinin, bu dünyadan göçmeden önce bir sınav olduğunu bil. Bu hayattan keyif alırken, bu hayatında geçici olduğunu hatırla ve dengeyi koru...
Ne kadar az kalp kırarsan, ne kadar çok insanın kalbine dokunursan o kadar “insan” olursun... Bazen hayatında sert rüzgarlar esecek, bazen anlaşamadığın insanlar çıkacak ve uzak kalmanın, mesafe koymanın kalp kırmamak için olduğu bilinmeyecek... “İnsanlar ne düşünür, ne der” kafasıyla hareket etmekten çok “vicdanınla hareket etmeyi bil...”
Doğru bildiğin yolda ilerle...Bazen o yola taş koyanlarda olacak, bazen dik bayırlar, bazende yokuş aşağı inişlerde olacak hayatında...Nefsine, aklına hakim ol...Her işte vicdanını sorgula. Hayat bir yol ve yolun sonu Rabbe varış... Umarım hayat yolculuğunda her daim güçlü, sabırlı, çalışkan, merhametli, yardımsever bir insan ve Allah’ın rızasını almış bir kul olursun... Canım oğlum doğum günün kutlu olsun.
                                                                                             
                                                                                                                              Seni çok seven Annen...

              (Pınar Yargıcı/19/08/2017)






31 Temmuz 2017 Pazartesi

BOHÇA BÖREĞİ

      Bohça böreğinin tarifine geçmeden önce, bu ay benim için sürprizlere, yeniliklere, ani kararlara gebe bir ay olduğunu belirtmek isterim. 5 senedir oturduğum evden 10 gün içinde yeni ev bulup, toplanma ve taşınmayı gerçekleştirdik. Hatta oturacağımız evi eşim buldu ve evi videoya çekip telefonla gönderdi. Oturacağım evi videodan görüp beğendim :)) Sonra evi görmeye gittim ve tuttuk. Karşıdan bakınca olmazı oldurduk gibi birşeydi :) 5 senedir kurulu bir düzenden ayrılmak duygusal açıdan kafamdaki bazı soru işaretleri, nasıllar ve acabalarla birlikte zor gibi gelsede, bir yandan yeni bir ev, yeni başlangıçlarda heyecan ve umutlara gebeydi. Ve yeni evime adım atar atmaz acaba ve zorluklar uçup gitti...Deniz aşığı bir kadın olarak evimin manzarası içimi huzurla doldurdu. Taşınma kısmı ne kadar hızlı ve kolay oldu ise, yerleşmede o kadar yavaş ve zor oldu :) Ama yeni evimi o kadar çok sevdim ki tüm yorgunluğuma rağmen büyük bir keyif alıyorum.
       Gelelim börek tarifine...Bu taşınma süreci o kadar ani ve hızlı bir taşınmaydı ki böreğin tarif fotoğrafları ayrıldığım Bahçeşehirdeki mutfağımdan...Tarifi ise yeni evim Maltepeden yazıyorum :))



BOHÇA BÖREĞİ

Malzemeler

  • 2 yufka
İç Harcı
  • 400 gr. kıyma
  • 1 adet soğan
  • 2 adet sivri biber
  • 1 adet paprika (kırmızı dolmalık biber)
  •  Maydanoz
  • 1yemek kaşığı sıvıyağ
  • Karabiber
  • Tuz
Sosu

  • 1 çay bardağı zeytinyağ
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 yumurta sarısı

Hazırlanışı

     İç harcı için; soğanı, sivri biberleri ve paprikayı küçük küçük doğrayın. Biberlerin diri kalmaması için önce tavada biraz yağda kavurun ve soğanı ekleyin. Biraz soteledikten sonra kıymayı ilave edin ve kavurun. Maydanozun yapraklarını ince ince kıyın. (Maydanozun saplarını atmayın. Böreğe bohça şeklini verirken sapları kullanacağız.) Kavurduğumuz kıymaya maydanoz,karabiber ve tuz ekleyerek, hazırladığınız iç harcı ılınmaya bırakın.
     Bağlamak için; ayırdığımız maydanoz saplarını sıcak su dolu bir kasenin içinde yumuşayana kadar bekletin. Böreğe bohça şeklini verirken ağızlarının açılmaması için yumuşayan maydanoz dalları ile ağızlarını bağlayacağız.
      Sosu için; yoğurt, yumurta sarısı ve zeytinyağını bir kasede çırpın. Yufkayı masaya serin ve hazırladığınız sosu bir fırça yardımıyla yufkanın üzerine sürün. Diğer yufkayı sosu sürdüğünüz yufkanın üzerine serin. (İkinci yufkanın üzerine sos sürmeyin.) Yufkanın kenar kısmından başlayarak bir bıçak yardımıyla yuvarlaklar kesin. Ben yuvarlakların düzgün olması için bir kaseyi ters çevirip, yufkanın üzerine koydum ve etrafından kestim. Kasemin çapı 16cm. Yuvarlaklarda 16cm çapında oldu...Yuvarlak yufkaların ortasına hazırladığınız kıymalı iç harcı koyun. Yufkanın kenarlarından tutup ortaya doğru büzerek bohça haline getirin. Açılmamaları için, büzdüğünüz yerleri yumuşayan maydanoz sapları ile bağlayın.
       Yağlı kağıt serili fırın tepsisine hazırladığınız bohça börekleri dizin. Kalan sosu böreklerin üzerine sürün ve 180 derece fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirin ve fırından alıp sıcak servis yapın.
       NOT: Yufkanın yuvarlak kesiminden kalan parçaların israf olmaması için, cup kek kalıplarını kullanarak kalan yufkaları değerlendirebilirsiniz. Kalan yufka parçalarını cup kek kalıbına biraz yufka parçası koyup üzerine kalan harcı yada istediğiniz başka bir harcı koyun .Tekrar üzerine yufka ve harc koyarak bu sıralama ile cup kekler kalıplarını doldurun ve üzerine çörek otu serpip, fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirin. Nasıl yaptığımı aşağıda (en son fotoğrafta) detaylıca paylaştım...
      Sofranızdan bereket, muhabbet ve sevdikleriniz eksik olmasın. Afiyet olsun...











             Kalan yufka parçalarının israf olmaması için, yukarıda anlattığım şekilde kalan yufka parçalarını cup kek kalıplarında değerlendiriyorum. Aşağıda da hazırlama aşamalarının fotoğraflarını paylaşıyorum...





30 Haziran 2017 Cuma

ESKİNİN RUHU ( PÖTİKARE MODASI )

       Eskilere dair birçok kıyafet ve kumaş desenleri günümüzde moda. Bu yaz bol bol pötikare, çizgili ve puantiye desenli kıyafetler, vitrinlerde yerini aldı. Çokta güzel oldu. Bu üç deseni de bu yaz bolca giydim. Tabii bazen fotoğraf çekmeye fırsat olmuyor ve blogta da paylaşamıyorum. Fırsat bulur bulmazda siyah beyaz ve mavi beyaz pötikare desenli iki kombinimi paylaşmak istedim.
       Önce siyah beyaz pötikare desenli, etek ve büstiyer kombinimden bahsedeceğim. Bu iki parçayıda farklı zamanlarda, farklı yerlerden satın aldım ve birleştirdim. Takım değiller fakat takım gibi oldular :) Eteğin kenarlarındaki fırfırlar ve büstiyerin kolunda ve yakasındaki fırfırlar birbirine model olarak çok uyumluydu. Desende aynı olunca birbirine çok yakıştırdım.
       Diğer kombinimde mavi pötikare desenli etek ve büstiyer...Aslında ortada büstiyer yok :) Eteği satın aldığımda, belinde geniş bir kumaştan kemer vardı. Ben bunu belimde kemer yerine, boynumdan çapraz dolayarak büstiyer olarak kullandım :) Geniş kumaş kemerleri yada şalları bu şekilde kullanıyorum.
       Şalları da bu şekilde çapraz boyundan dolayarak, yüksek belli pantalon veya eteklerle kullanabilirsiniz. Sadece bir fikir... Nasıl durduğu da aşağıda paylaştığım fotoğraflarda gözüküyor...
       Kombini tamamlayıcı aksesuar seçimim, gözlükler...Bu sene renkli ve geometrik şekilli gözlükler moda. Bu kıyafete aksesuar olarak sadece gözlük kullandım. Zaten desenin yoğunluğu ve modelinden daha başka takıcağınız takı, fazla ve kalabalık dururdu (bence)....Ayakkabı olarak dolgu topuk, üç toka bantlı, eskiye atıfta bulunur bir model ile kombini tamamladım.