25 Şubat 2016 Perşembe

FARZET Kİ ÖLDÜN...

 
       Blogumda yazacağım yazıyı kafamda tasarlar, söze öyle başlarım ama şimdi söze nereden ve nasıl başlayacağımı bilemeyerek yazıyorum. Hepimiz doğar, yaşar ve ölürüz. Başı ve sonu hepimiz için aynı fakat yaşamlarımız ve süreleri hepimiz için farklıdır. Bunu da sadece Allah bilir...
       Hiç hastalanmaz dediğimiz insanların bir anda ortaya çıkan hastalıklarını düşündüm. Gençtir, çocuktur o bunu atlatır, inancıyla yaşanılanları düşündüm. Her gece uykuya dalarkan sabahı uyanacak mıyız acabalarımızı düşündüm. Kızgınlıklar, kırgınlıklar, sevinçler, heyecanlar, çoşkular, hüzünler, sıkıntılar ve mutlulukların bir kalp atış grafiğindeki gibi iniş ve çıkışlarını...
       Sonra eşimin bana 6 sene önce verdiği "Farzet ki öldün" adlı kitabı elime aldım. 6 sene önce elime aldığımda biraz okumaya başlayıp, ben bunun gerisini okuyamayacağım deyip bırakmıştım. Aslında elime aldığım kitabı muhakkak okurum. Fakat konu ölüm olunca kitaptan çok etkilenir, korkarım diye düşünmüştüm. Nasılsa hepimiz öleceğiz. Ölümden kurtuluş yok. Kuranı Kerim'de "Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn (turceûne). ANKEBUT Suresi 57. ayet."  yani "Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra bize döndürüleceksiniz." der...
     Aslında kitap korkulacak birşeyi değil hakikatı anlatıyordu... Zaman ilerlerken yaşanılanlar insanı pişiriyor, olgunlaştırıyor. Bugün o kitap elimde...Kitap ölümü irdelerken aslında yaşamı anlatıyordu. Okurken ne kadar boş şey için kafa yorduğumu, üzüldüğümü düşündüm. Sonra fani dünyanın aldatıcı ama sarhoş eden geçici hazlarını düşündüm. Sonuç olarak ölümün ne zamanı, ne de yaşı var...
      O yüzden umarım hepimiz bu hayattan göçerken Allah'ın huzuruna iyi bir kul olarak çıkmayı, geride kalanlara güzel anılar bırakmayı ve iyilikler ile anılmayı nasip etsin...Tüm herkesin ölmüş yakınlarına ve yakınlarımıza Allah'tan rahmet ve geride kalanlara büyük sabırlar diliyorum. Ama gel gör ki gündüzün geceye kavuşması, yağmurun yerini güneşli bir güne bırakması gibi herşeye rağmen istesekte istemesekte, bazen kabul etsekte etmesekte HAYAT DEVAM EDİYOR...
 

      Gelelim kitaba...Adından anlaşıldığı üzere "Farzet ki öldün..." Ölüm anını, kabir ve sonrasını, cennet ve cehennem dahil olmak üzere ebedi hayatı anlatan bir kitap...İlk başlarda bende pek okumaya yanaşmasamda zaman içerisinde bu kitabı okumuş olmaktan mutluyum. Kitabı okurken bugüne kadar kaybetmiş olduğum tüm insanları düşündüm ve şu an bu hayatta aldığım her nefesin ne kadar hakkını verdiğimi kafamda tezahür etmeye çalışarak, kitabın her bir kelimesini sindire sindire özümsemeye çalıştım. Çünkü yaşantımız ve davranışlarımız konusunda daha temkinli hareket etmenizi amaçlayan bir kitap. O yüzden okunmaya değer görüyorum...
 

17 Şubat 2016 Çarşamba

MODA DA RETRO VE VİNTAGE RÜZGARLARI ESERKEN...

    Moda da dönem akımları oluyor ve bende bu akıma eski çevirmeli telefon çantam, bebe yaka elbisem, ayakkabılarım ve saçımdaki aksesuarımla ayak uydurdum :) Farklı ve gözüme hoş gelen her türlü kıyafeti, kendi zevkime göre harmanlayarak giymeyi seviyorum. Bu kombinimde farklı zamanlarda aldığım tüm parçaları, bu şekilde bir araya getirerek "retro ağırlıklı" bir tarz oluşturdum.
    Retro ve vintage nedir? Buna da kısaca deyinmek istiyorum.
    Retro: Geçmişte bir zamanlar popüler olan kıyafet ve aksesuarların, tekrar günümüzde yeniden kullanılması ile ortaya çıkan modaya "retro stili" denilmektedir.
    Vintage: Belli bir döneme ait giysi ve aksesuarlara vintage deniliyor. Yani gerçekten eski ürünlere vintage, eski gibi gözüken yeni ürünlere retro deniliyor...










4 Şubat 2016 Perşembe

CİHANGİR'İN DİŞ BUĞDAYI, ADIM ÇÖREĞİ (İLK ADIM) VE MESLEK SEÇİMİ :)

    Cihangir için yapmış olduğum kutlamaları yazmada geciktiğimi fark ettim. Gerçi bunun sebebi bu kutlamaları yaptığım zaman, daha blogum faaliyete girmemişti. Cihangir'in 1. yaş doğum günü kutlamasına, diş buğdayı ve adım çöreği (ilk adım) kutlamasını da dahil ederek  "Cihangir'in 3'ü Bir Arada Partisi" adı altında bir kutlama gerçekleştirmiştik.
    1. Yaş doğum günü partisi ile ilgili tüm detaylara BURAYA tıklayarak ulaşabilirsiniz. 1. yaş doğum günü detaylarını yazdığımda, bu kutlamaları ayrı olarak bahsedeceğimi belirtmiştim. Diş buğdayı, adım çöreği ile birlikte Cihangir'e meslek seçimi de yaptırmıştık :) Gelelim detaylara...
    Ben geçmişten bugünlere bazı gelenek ve göreneklerin aktarılmasını ve yaşatılmasını seviyorum. Bu yüzden de bu tarz kutlamaları yapmaktan büyük keyif alıyorum. Oğluma da anı ve hatıralar biriktirmeye devam ediyorum :) Diş buğdayı eski bir Türk geleneğidir. Bebeğinizin ilk dişi çıkması ile birlikte bu kutlama yapılır. Amacı buğday gibi düzgün ve güçlü dişleri olması temenni edilir. Diş buğdayını yapan kişinin düzgün ve güçlü dişleri olmasıda önemli :) Cihangir'e diş buğdayını babaannesi yaptı :)
     Diş buğdayı nasıl yapılır? İnternette bir çok çeşidini okumanız ve bulmanız mümkün. Yada benim gibi aşurelik buğdayı sabit tutup, gerisini kendi zevkiniz doğrultusunda hazırlamanızda mümkün :) Ben şu şekilde yaptım. Aşurelik buğdayı haşladım. Haşlanan buğdayın içine kuruyemiş (kuru üzüm, fındık, fıstık gibi...), kurutulmuş meyve, şekerleme ve jelibonlar koydum. İsterseniz buğdayı tatlandırmak için biraz pudra şekeri koyarak harmanlayabilirsinizde. Bu malzemeleri harmanladıktan sonra küçük kavanozlara koydum. Kavanozların üzerine yaptırmış olduğum "Cihangir Dişi Çıktı" stickerlarını  yapıştırdım. Bu kavanozları göze daha hoş hale getirmek için  "Diş" şeklinde yumuşak şekerlerle süsledim.


 


    Misafirlerimize hediyelerimizden biri cupcake, diğeri de kitap ayracıydı. Cupcakeleri  doğum günü parti konseptimize ve Galatasaray temamıza uygun yaptırdım. 50 adet cupcake yaptırmıştım. Bu cupcakelerin bazısında 1 yaş doğum günü için Galatasaray formalı, diş buğdayı için diş şeklinde süslenmiş cupcakeler ve ilk adıma (adım çöreği) istinaden krampon ayakkabılarla süslenmişti.



     Bazen koşturmacanın içinde bazı şeyleri fotoğraflamayı unutuyoruz. Bunlardan biri krampon şeklinde cupcakeler ve cupcake standıydı. O da nazar boncuğumuz olsun :) Tüm kutuları kendim süslemiştim. Cupcake standı fotoğrafta gözüktüğü kadarıyla yine de paylaşmak istedim.


    Gelelim en önemli kısıma...Diş buğdayını dişlerinin düzgün ve güçlü olmasından ötürü babaannesinin yapmasını rica etmiştim. Annemde çok sevinerek kabul etti. Hazırlamış olduğumuz diş buğdayı kavanozlarından birinden buğday alıp, Cihangir'in damağına sürdük ve buğday gibi düzgün, güçlü ve sağlıklı dişleri olmasını temenni ettik :)
    Bu arada şunu belirtmek isterim ki bu tip güzel faaliyetler en çok anneye yarıyor :) 1 yaşındaki bebek etrafında olan bitenden doğal olarak bi haberken, anne etrafta pek bir mutlu geziyor :) İnsan kendine doğum günü yapsa bu kadar eğlenmez ve mutlu olmaz. Her anne gibi çocuğuma yaptığım herşey beni pek bir mutlu ediyor. Çünkü videoları izleyince ne kadar çok eğlendiğimi fark ediyorum. Buyrun bakınız diş buğdayı videomuza... :))


   Adım çöreği bebeğin çabuk, düzgün ve sağlıklı bir şekilde yürümesi temenni edilen geleneklerden birisidir. Bunun için çörek yapılır ve adına adım çöreği denir. Bebeğin ayaklarına kurdele bağlanır ve yürümeyi, gezmeyi çok seven birisi tarafından kurdele kesilir. Kurdeleye kesecek kişinin özelliklerine bakınca, bu anneannesinden başka hiç kimse olamazdı :) Annem herkes tarafından yerinde durmayan ve çok gezen bir insan olarak bilinir :) Bu özel kurdele kesme merasimi anneannesi tarafından büyük bir keyifle gerçekleştirildi. Ardından da adım çöreği kesilip, konuklara ikram edildi.
Videomuzu seyirlerinize sunarım :)


   Son olarak olmazsa olmaz Cihangir'e meslek seçimi yaptırmaya çalıştık :) Bu gelenekte meslekler ile ilgili eşyalar bebeğin etrafına konulur ve bebek hangisine uzanırsa o mesleği seçeceğine inanılır :) Tabii ki bu işin eğlencesidir...Bende Cihangir'in etrafına seçmesi için, çeşitli eşyalar koydum. Örneğin; stetoskop doktor olması için, futbol topu futbolcu olması için, basketbol topu basketçi olması için, t cetveli mimar, hesap makinesi muhasebeci, aşçı şapkası, hukuk kitabı avukat gibi....Fakat Cihangir bunların hiçbirinin yüzüne bakmadı...O yerdeki altın şeklinde çikolataları tercih ederek hepimize ters köşe yaptı :) Tabii durum bu olunca kuyumcu, borsacı, bankacı gibi meslekler yakıştırılsada nakit seviyor, köşe olacak espirileride yapıldı :) Bende bu durum karşısında oğlum paranın peşinde çıktı diyerek espiriye devam ettim :) Çocuk haklı hepimiz mesleklerini yaparken kimseye muhtaç olmadan ihtiyaçlarımızı karşılamayı ve yaptığımız mesleğin manevi olarakta insanlığa, vatana ve millete faydalı olmasını istiyoruz...Bu videoyu da seyirlerinize sunarım :) Sağlıklı, keyifli ve eğlenceli daha nice kutlamalar yapıp, paylaşmak dileğiyle... :)